🦥 Kur An Da Geçen Kelimeler Ve Anlamı
NimetinKur’an’da anlatılma gayesinin, insanı iman, ibadet ve ahlâk boyutuna yöneltmek olduğu anlaşılmaktadır. İnsanın nimete karşı şükrü bu amacı hayatında görünür kılmakla mümkün olabilir.Kur’an’da geçen nimet kelimesi genel anlamlıdır. Bu tür kelimeler birden çok konuyu içlerinde barındırır.
KurandaGeçen Erkek – Kız Çocuk İsimleri Ve Anlamları N. NİSA: Kuranı kerimin 4. suresi anlamı kadın . Kuranda Geçen Erkek – Kız Çocuk İsimleri Ve Anlamları O. OGÜN: (Tür.). – Anımsanan belirli bir günde doğan. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. OĞUZ: (Tür.) Er. 1. Mübarek, saf ve iyi yaratılışlı. 2.
İnnanahnu nezzelnez zikre ve inna lehu le hafizun. Kur'an'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız. Zikri (Kur'an'ı) indiren şüphesiz ki biziz, biz; elbette onu koruyucular da biziz. Kuşkusuz mesajı biz, evet biz indirdik ve onu koruyacak da elbette yine biziz. Biz indirdik ve kesinlikle onun koruyucusu da Biziz.
Kur'an'da mücmel olarak bilinen kapalı ifadelerden bir kısmı, yine Kur'an tarafından açıklanmıştır. Mesela: Oruç tutan kimse için imsak vaktinin belirtilmesi için, Bakara Suresinin 187. ayetinde yer alan 'beyaz iplik, siyah iplik' tabirleri anlam bakımından kapalı olup, arkasından gelen 'mine'l-fecr = fecirle ilgili' tabiriyle açıklık kazanmış ve bunun yerdeki ipler
İslam dininin kutsal kitabı Kuran-ı Kerim'de, bazı kelimeler çok sık kullanılmasına rağmen anlamları bilinmektedir. Bu yazımızda, Cem'u'l-Kur'ân nedir? Kuran'da Cem'u'l-Kur'ân ne
Kuran’da cehennem için kullanılan başlıca kelimeler ve manaları şöyledir: Nâr (نار) Görmeyi sağlayan yaygın haldeki ışık demek olan النور iki çeşittir: Biri dünyevi, diğeri uhrevidir. Dünyevi olan da iki kısma ayrılır: Bir kısmı basiret gözüyle anlaşılır. Bu, etrafa yayılmış akıl nuru ve Kur’ân
Müştaklarıile birlikte Kur’an’da 28 kez geçen kavramın 14’ü fiil, 14’ü de isim formunda gelmiştir. Biz bu kavrama Kur-an’daki Allah, alem ve insan kavramlarına olan nispetlerini esas alarak yaklaşacağız. Yani adalet kav-ramını Allah’ın, insanın ve alemin (eşya) adaleti olarak üç başlıkta inceliyeceğiz.
Dahaçok fıkıh usulü terimi olarak geçen mutlakmukayyed ve mücmel-mübeyyen dar anlamıyla Kur’an ilimleri arasında da yer almaktadır. Kur’an’da yer alan bazı mutlak ifade ve anlatımlar yine Kur’an tarafından sınırlandırılmış, bazı kapalı ifade ve anlatımlar da başka yerlerde daha geniş bir biçimde ortaya konmuştur.
Kur`an`da Hakikat ve Mecaz. Mustafa Yıldız Kur`an`da Hakikat ve Mecazı yazdı. Kelimeler için iki tür anlamdan söz edebiliriz. Bunlardan biri kelimenin “hakiki” anlamı diğeri ise “mecazi” anlamıdır. Bir kelimenin ilk konulduğu asıl anlamı, o kelimenin hakiki anlamıdır. Örneğin, “Güneş” kelimesi bize ısı ve
NpsY6ZU. Cehennem, pek çok ayette müşriklerin ve münafıkların öldükten sonra gidecekleri yer olarak bilinmektedir. Cehennemin isimleri de her Müslüman tarafından bilinmelidir. Cehennem İsimleri Müslümanların bilmesi gereken imanın şartlarından bir tanesi de ahirete inanmaktır. Müslümanlar Allah'a, peygamberlere ve Kuran'ı Kerim'e iman ederler. Ayrıca öldükten sonra dirilmeye ve ahirete de iman edilir. Bunun yanı sıra 7 aşamadan oluşmuş olan cennet, cehennem ve Araf da üçe ayrılması ile bilinir. İslam şartları gereği takva sahibi olan kişilerin cennete girecekleri ve sonsuza kadar orada olacakları söylenir. Aynı zamanda ayetlerde geçenler gereği müşrik ve münafıkların da yedi tabakası olan cehenneme gireceği yazılmaktadır. Kur'an'da Geçen Cehennem İsimleri Kuran'ı Kerim'de cehennemin yedi tabakadan oluştuğu söz edilmektedir. Cehennemde bulunan her tabakanın ise bir ismi bulunmaktadır. Bu tabakaların isimleri ise şu şekildedir; - Cehennem - Hutame - Seir - Haviye - Lezza - Sekar - Cahim Kimler Nereye Girecek? Kuran'ı Kerim ve hadis kaynaklarında cennet ve cehenneme girecek kişiler ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Özellikle de günahkar ve Allah'a şirk koşanların cehenneme gidecekleri söylenmektedir. Şaki ise cehennem ekli olarak bilinmektedir. Şaki olarak değerlendirilen kişiler sonsuza dek azap yurdu olarak bilinen cehennemin içerisinde kalacaklardır. Cehenneme girecek olan kişilerin bir diğer isimleri de Ashab-ı Meşeme olarak bilinmektedir. Kuran'ı Kerim içerisinde ahiret günü günahkar olan kişilere amel defterinin sol taraftan verileceği de yazar. Ashab-ı Meşeme ise sol tarafından kitap verilenler anlamı taşır. Hadislerde ve ayetlerde yazana göre cehennem 7 ayrı tabakadan oluşmaktadır. Günahkarlar ve günah için de ayrı bir kat bulunmaktadır. Cehennem İsimleri ve Anlamları Nelerdir? Cehennem isimleri ve anlamları yedi ayrı kata verilmektedir. Bu cehennem isimleri ve anlamları ise şu şekildedir; Cehennem Bu katta ateş diğer katmanlara göre daha hafiftir. Bunun yanı sıra peygamber efendimizin ümmetinde olan ailelerine ve büyüklerine de karşı isyan etmiş olan kişiler bu katta bulunacaklardır. Ayrıca toplumun huzurunu bozan kişiler de cehennem katına girerler. Seir Cehennemin katlarından bir tanesi de seir olarak bilinmektedir. Haz. İsa'nın tanrının olduğunu iddia eden ve Teslis'e inanan Hristiyanların seir'e gireceği söylenmektedir. Sekar Kırımızı ateş olarak da bilinen sekar Cehennemin 5. katına denilmektedir. İslam'dan dönen kişilerin ise Sekar denilen bu katmana gireceği söylenir. Hutame Cehennemin önemli bir katı olan Hutame'ye tevrat'ı tahrif eden Yahudiler ile dillerini de eğip büken insanlar ile hunharca alay edenlerin gireceği bilinmektedir. Hutame genel olarak parçalamak ve ufalamak anlamına gelir. Lezza Cehenneme girecek olan kişilerin gidecekleri belli katmanlar bulunmaktadır. Bu katmanların işlevleri gereği farklı kişiler bu katmanlara girebilirler. Özellikle insanlara iftira atan, yalan söyleyen ve özellikle de dedikodu yapan kişilerin Lezza katmanına girecekleri söylenir. Haviye Haviye kelime anlamına bakıldığı takdirde uçurum anlamına gelmektedir. Cehennemin haviye katmanına İslam dinine inanmadığı halde inanıyormuş gibi yapan münafık kişiler girecektir. Özellikle Haviye katmanı dine inanmayıp rol yapan kişilerin yeri olarak bilinir. Cahim Cehennemin bu katmanı kafirler için önemli bir alandır. Özellikle kendi halkına zulüm eden ve kötülükler yapan yöneticiler de cahim adı verilen bu kata gireceklerdir. Kafirler ve halkına zulüm edenler de Cahim'e girerler.
itibara almakgöz önünde tutmak, hesaba katmak. itibara almak için benzer kelimeler elini almak, elin almak, elin eline almak gülünceğe almak, gülünce almak, temaşaya almak çember içine almak veya çembere almak çevre almak, çepçevre almak kanını pamuğa almak, kanını panbuğa almak abdes almak abdest almak abluka etmek veya ablukaya almak itibara almak, 13 karakter ile yazılır. Ayrıca, i harfi ile başlar, k harfi ile biter. Tüm karakter dağılımı ise, 'i', 't', 'i', 'b', 'a', 'r', 'a', ' ', 'a', 'l', 'm', 'a', 'k', şeklindedir. itibara almak kelimesinin tersten yazılışı kamla arabiti diziliminde gösterilir.
YORUM AHMET KURUCAN Kur’an ayetlerinin asli manalarının bilinmesinin önemi üzerinde duruyorduk. Kısa bir giriş yapmış ve meseleyi “salat” kelimesi üzerinden örneklendireceğimi söylemiştim. Maun suresi 4 ve 5. ayetlerini örnek olarak ele alacağım. Maun suresi, 7 ayetten oluşan kısa bir süre. 4 ve 5. ayetlerde salat kelimesi isim/masdar ve ism-i fail olarak geçiyor. Orijinalleri şöyle “Feveylün lilmusalline. Ellezine hum an salatihim sahun.” Kur’an, meal, tefsir ile meşgul olanların iyi bildiği; kısa sureler içinde yer aldığı için de çoklarımız tarafından ezbere bilinen bu sürede söz konusu ettiğimiz ayetlerin ilkine verilen mealler şunlar “Vay haline şöyle namaz kılanların…” “Öyleyse, yazıklar olsun böyle namaz kılanlara…” “Fakat veyl namaz kılanlara ki…” “Vay, o namaz kılanların haline…” “Böyle namaz kılanların vay haline…” “Böyle namaz kılanlara yazıklar olsun…” “Vay haline adet usulü namaz kılanların…” 5. ayette ise “sahun” kelimesinin anlamından hareketle ilk okunuşta zihinlerde ürperti meydana getiren “yazıklar olsun” beyanını kısmen hafifletme ya da dengeleme söz konusu. Şöyle diyorlar “Ki onlar namazlarından habersizdirler…” “Onlar, namazlarından gâfildirler… “Onlar namazlarını ciddiye almazlar…” “Kıldıkları namazın değerine aldırış etmezler…” “Onlar ki kalpleri namazlarına yabancıdır…” “Onlar, namazlarını kılarlarken akılları başka yerde olanlardır…” Bazı meallerde ise parantez içi açıklamalarla mesele vuzuha kavuşturulmaya çalışılmakta. Birkaç misal verecek olursak “Onlar namaz konusunda gaflet içerisinde ve bilinçsizce hareket ederler yani kıldıkları namazdan habersiz, yalan yanlış namaz kılıyorlar… Namaza gereken ihtimamı göstermez, ehemmiyet vermezler… Kıldıkları namazın ruhundan, amaç ve hedefinden habersiz, ibadetin kişiye kazandırdığı üstün ahlâkî vasıflardan gafildirler… Namazın hakiki amacından gafil görünmektedirler…” Gördüğünüz gibi başta “salat” kelimesine “namaz” manası verilmiş, bütün anlam ve yorumlar da bunun üzerine yapılmıştır. Eğer “salat” kelimesine namaz manası vermek doğruysa hem verilen mealler hem parantez içi açıklamalar hem de tefsirlerde gördüğümüz uzun uzadıya yapılan açıklamalara katılmamak mümkün değil. Ama asıl cevaplanması gereken soru şu; bu iki ayetteki salat kelimesine “namaz” manası vermek doğru mu? “Neden bu soruyu soruyor ve neredeyse Türkçe meallerin hemen hepsinde verilen bu manayı sorguluyorsun?” diyebilirsiniz… Bunu ilk defa sorgulayanın bu satırların yazarı olmadığını baştan belirterek hemen cevabıma geçeyim. Çünkü 7 ayetten müteşekkil bu surenin Mekke döneminde nazil olduğunda hiç şüphe yok. Bütün alimler bu hususta ittifak etmiş durumda. Hatta Tekasür suresinden sonra Kafirun suresinden önce indiği biliniyor. Vahyedilen 17. sure. Halbuki bugün bizim bildiğimiz ve uyguladığımız şekliyle namaz hicretten bir buçuk yıl kadar önce Mirâc gecesinde farz kılınmıştır. Bundan daha önemli bir başka gerekçe, 7 ayetten oluşan bu surenin muhatapları baştan sona Mekke müşrikleri. O zaman burada geçen “salat” bizim bildiğimiz “namaz” olamaz. Çünkü müşrikler kendi dini inançlarına göre ibadet yapsalar da Müslümanların kıldığı namazı kılmıyorlardı. Bu ise ister istemez insana şunu dedirtiyor Bu çerçeve içinde, ayette geçen “salat”ın başka bir anlamı olması lazım. Bu girişten sonra sürenin sebebi nüzulü ve kısaca mealini verip salat kelimesi üzerinde daha detaylı olarak durmak istiyorum. Sebebi nüzulü ile alakalı bildiğimiz iki rivayetten biri sürenin As bin Vâil hakkında indiğidir. As bin Vâil Mekke’nin zenginlerinden olup Mekke’ye gelen giden insanları büyük bir cömertlik örneği sergileyerek ağırlayan ama fakir fukaraya, güçsüz ve mazlum kimselere yaptığı zulümle tanınan bir insandır. Hatta kuruluşunda Peygamber Efendimizin de bulunduğu haksızlığa uğrayanların hakkını onlar namına almak için kurulan “Hilfü’l fudul” cemiyetinin yaptığı ilk iş Zübeyd kabilesine mensup birisinin hakkını ödemediği için bu hakkı As bin Vâil’den almak olmuştur. Ayrıca As bin Vâil’in, Habbab bin Eret’ten aldığı kılıcın parasını ödemediği, alacağını isteyen Habbab’a da Hz. Peygamber’e dil uzatması şartını koştuğunu biliyoruz. Efendimizin oğulları Kasım ve Abdullah’ın vefatından sonra “Bırakın şu nesli kesilmişi! Artık ölümünden sonra onun adını anan kişi bulunmayacak” diyen de As bin Vâil’dir. Bildiğiniz gibi Kevser suresi bunun üzerine nazil olmuştur ve Allah asıl nesli kesiğin kendisi olduğunu açıkça orada beyan buyurmuştur. Hasılı As bin Vâil, Maun suresinin 7 ayet boyunca anlattığı vasıflara birebir mutabakatı olan birisidir. O, İslam dinini, Allah ve ahiret inancını şiddetle reddeden, yetimi hor ve hakir olarak gören, ibadetlerini gösteriş için yapan Mekkeli müşriklerin lider kadrosu arasında yerini almaktadır. İkinci rivayet, Abdülfettah El-Kadı’nın Sahabe ve Muhaddislere Göre Esbabı Nüzul kitabında aktardığına göre, surenin As bin Vâil , Velid bin Mugire, Ebu Cehil ve Ebu Süfyan hakkında nazil olduğudur. Orada anlatılan bilgilere göre Ebu Süfyan her hafta genç bir deve keser ve etini dağıtırmış. Bir yetim gelip ondan bir et istediğinde ise vermez aksine ona asasıyla vurur ve geri çevirirmiş. Şimdi bu iki rivayette geçen arka plan bilgilerini zihnimizde canlı tutup surenin mealine bir bütün olarak bakalım “Ey Peygamber! Görüyorsun değil mi, hesap gününü yalanlayan şu adamı? İşte o yetimi hor ve hakir görür, iter-kakar. Fakir fukarayı doyurmaz, bu hususta bir başkasını teşvik dahi etmez. Ama kendince ibadetten de geri kalmaz. Yazıklar olsun böyle ibadet edenlere! Onlar gerçek ibadetten bîhaberdir. İşleri güçleri gösteriş ve riya yapmaktır. Onlar ki Mekke’ye gelen misafirleri gösteriş için yedirir, içirir ve ağırlarlar ama fakirlere gündelik hayatta ödünç alınıp verilen kap kacak gibi bir şeyi bile ödünç olarak vermezler.” Gördüğünüz üzere 4 ve 5. ayetlerde geçen “salat” kelimesine biz ibadet manası verdik ama incelemeye aldığımız 36 mealin hemen hepsinde verilen mana ise namaz. Biz bu tercümenin yanı lafzın taşımış olduğu anlam itibariyle yanlış olduğunu düşünüyoruz. Sebebi yukarıda kısaca anlatmaya çalıştığımız arka plan bilgisi. Başka bir tabirle, ayetin nazil olmuş olduğu sosyal ortam — ki buna hüküm vasatı ya da bağlam bilgisi diyebilirsiniz — sebebi nüzul ve Kur’an’ın bu eksende dile getirmiş olduğu başka ayetleri de nazara alan külli bakış. Şimdi “salat” kelimesinin detaylarına girebiliriz. Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
kur an da geçen kelimeler ve anlamı