🍾 Bir Ömür Böyle Geçti Ali Coşkun

Sanat galerisi acilisina yapilan saldirilar ve Bekir Coskun'un isten atilisi nedeniyle, 12 Eylul'un ardindan henuz bir ay dahi gecmemisken, "demokratik" degil "baskici" ve toplumu "korkutan" ve modern yasami tehdit eden uygulamalarin bu kadar hizlica sahnelenmesi, cok endise verici ve dusundurucudur. Herşeyi tamamladım da bir senden az aldım Ki yolum dik, seni sevdim ama o sandım Daha çok, daha çok, daha çok sevdim usandım Kupkuru bir tohumken seni su sandım Ben kendi ipimi kendi başıma bir gece geçirip asandım Gelmesen de kulaklarımı çınlat çünkü His diyarı bu, geceden geçti yarım Ne senden, ne serden geçti canım AliNizamî Beyin Alafrangalığı ve Şeyhliği: Bir Ömür: Coşkun ERTEPINAR : Şiir: Bir Ömür Böyle Geçti: Faruk Nafiz ÇAMLIBEL: Sözleri Karacaoğlan'a ait olduğu bilinen ve başta Erdal Erzincan ve Mustafa Özarslan olmak üzere çok sayıda sanatçımız tarafından seslendirilen; Esti seher yeli söküldü seller Gidiyorum kömür gözlüm ağlama Ağlamanın vakti geçti ← Sabiha Gökçen’in “Atatürk’ün izinde bir ömür böyle geçti” isimli kitabından bir anı. AKP, tramvayın son durağında mı? * İhvancılar Filistin saflarında İsrail ile savaştıkları halde, bizimkiler tam tersine İstiklal Savaşımızda emperyalizmin yanında saf tutanları baş tacı ettiler. Âliİmrân sûresi böyle bir yapının yanında üç temel meseleyi dile. getirmektedir. Bunların birincisi genel hatlarıyla din olayı ve özel anlamıyla İslâm'dır. Din, sadece Allah'a iman etmek ve bu kuru iman anlayışıyla yetinmek demek değildir. Din kesin bir ifadeyle sağlam bir tevhid inancıdır. Bir Ömür Böyle Geçti’ adlı kitabınızı yazma ikri nasıl ortaya çıktı? Kitabın ortaya çıkış sürecini anlatır mısınız? Aslında hayat hikayemi yazmayı düşün-müyordum. Yanlış bir şey yazarak kul hakkı ile vebal altında kalma endişemdi. Ancak eş, dost, arkadaşlarımız, hocalarımız ve Ali Rıza Binboğa - Yarınlar Bizim (1975) Alpay - Eylül'de Gel Demiştim (1977) Alpay - Fabrika Kızı (1970) (muzikliste.blogspot.com) Anne, Marie David - Neşeli Gençleriz (1974) Asu Maralman - Bal Gibi Olur (1977) Asu Maralman - Benden Bu Kadar (muzikliste.blogspot.com) Atilla Atasoy & Ayşe Mine - Bir Gün Beni Ararsan (1978) bugüngünlerden arabesk ; İnadına yenilmeden aşık olmadan gel Bu gidişin sonu kötü kalbi kaybetme gel 6l1KRD. - Bir Ömür Böyle Geçti...Coşkun’un hayat hikâyesinin yer aldığı 3 ciltten, “İstanbul Sanayi Odası, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Sivil Toplum Kuruluşları”ndaki çalışmalarını anlattığı 2’nci kitabı okurken Hürriyet gazetesinin sürmanşetinden kupür gördüm- Baş patron bir bekçi oğlu...Coşkun’un 31 Mayıs 1986’da TOBB Başkanlığı’na seçimi öncesindeki kulisler, kitaba şöyle yansımıştı- Süleyman Demirel’in adayı olarak Denizli Oda Başkanı Feridun Alpat, ATO’dan Güngör Yener, Turgut Özal’a yakın çevrelerden İstanbul Ticaret Odası Başkanı Nuh Kuşçulu öne çıkarılıyordu. Ege Bölgesi Sanayi Odası’ndan Ersin Faralyalı ileri sürülse de aday olamayacağını ben biliyordum. Onun yerine İbrahim Bodur’un yakın arkadaşı Şinasi Ertan öne bilgileri arasında şu isimler de vardı- Birçok isim ortalıkta dolaşıyordu. Bunlardan bazıları da Sakıp Sabancı, Rona Yırcalı, İzmir Ticaret Odası Başkanı Dündar Soyer’ bilgilerinin altına şu yorumu koydu- Önemli olan menfaatler peşinde koşmadan, ülke yararına hizmet verirken dürüst, şahsiyetli davranarak gönülleri 46 yaşında iken başkan seçildiğini vurgulayıp, anlatımını şöyle sürdürdü- Seçilmemle birlikte “Namazında niyazında bekçi çocuğu patronların patronu oldu” diye bazı gazetelerde haberler çıktı. Bir yapı acısı olarak söyleyeyim. Göreve seçilemeyen bazı kulüp mensupları ve bazı güç odakları bir Anadolu insanı olarak benim başkan seçilmemi başlangıçta pek ilgili şu tanımı yaptı- Türkiye’de ilk defa o günkü anlayışla fazla tapu ve servet sahibi olmadan başkan seçilmemi içlerine sonra çalışmasını gören, kendisini tanımaya başlayanların özür dilediğini, helallik istediklerini vurgulayıp, şu örneği verdi- Sakıp Sabancı, tebrik için ziyaretime geldiğinde, “Ali Baba, çalışmana, bilgine, gençliğinden gelen dinamizmine bir şey denmez. Ancak, Turgut Özal reformlar yapıyor. Senin de onun da tapunuz yok. Eyi şeyler, reformlar yapacağız diye sanayiciyi, işadamını darda bırakmayın” babasından söz etti- Babam Etibank’ta mütevazı bir memurdu. Bizi helal lokma ile yetiştirdi. Her zaman öyle bir ailenin çocuğu olduğum için gurur herkese doğru cevabı verdiğinin altını çizip, Aydın Doğan’la görüşmesini paylaştı- Nitekim Aydın Doğan Hürriyet’in, Milliyet’in manşetinin kendi bilgisi dışında oluştuğunu bildirerek özür diledi. “Bir anda beni bütün Anadolu’ya tanıttınız, teşekkür borçluyum” diye cevap verdiğimi kitabında yer verdiği konunun yakın tanığıyım. O dönem Hürriyet’te Ekonomi Müdürümüz olan Necati Doğru, TOBB Başkanlığı’na seçilen Ali Coşkun’un kısa portresini yazmamızı istedi. Coşkun’u Kale Grubu’nun profesyonel yöneticisi, İstanbul Sanayi Odası’nın meclis üyesi olarak habere “Başkan Ali Coşkun”, portreye de, “Ali Coşkun bekçinin oğlu” başlığı attı. Hürriyet’in o dönemki yayın-yönetim ekibi, haberi sürmanşete taşırken o başlığı benimsedi- Baş patron bir bekçi tabandan tepeye tırmanışı ortaya koymaktı. Anadolu’da mütevazı bir memurun çocuğu olarak yetişen, çalıştığı şirketin genel müdürlüğüne yükselen Coşkun, koca koca patronlar arasından sıyrılıp onların başkanı olmayı başarmıştı...Yani o başlığı “güç odakları” attırmamıştı...GAZETENİN SAHİBİ EROL SİMAVİ İDİESKİ Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’un kitabında, “Bekçinin oğlu” başlığı için Aydın Doğan’ın kendisinden özür dilediğine yer vermesi dikkatimi o başlığın atıldığı dönemde, yani Mayıs 1986’da Hürriyet’in sahibi Erol Simavi idi. O günlerde sadece Milliyet’in sahibi olan Doğan, Hürriyet’i 1994 krizi sırasında satın aldı.“Baş patron bir bekçi oğlu” başlığını sürmanşete taşıyan kadroyu da o günkü künyeden anımsatmakta yarar var- Murahhas Üye ve Genel Koordinatör Çetin Emeç- Yayın Koordinatörü Ertuğrul Özkök- Genel Yayın Müdürü Seçkin Türesay-Yazıişleri Müdürü Erol Türegün- Sorumlu Müdür Ertuğ Karakullukçu Okuma Süresi 5 Dakika Eylül Fuarcılık tarafından organize edilen 13. Ankara Kitap Fuarı, 15-24 Şubat tarihleri arasında ATO Congresium Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenmiştir. Çok sayıda yayınevinin yer aldığı fuarda birçok yazarın imza günü buluşmalarının yanı sıra söyleşi ve konferanslar da gerçekleştirilmektedir. Bu hafta sonu fuarı ziyaret ettim. Türkçedeki “iğne atsan yere düşmez” tabiri fuar için geçerlidir desem, doğru bir tespitte bulunmuş olurum. Çok sayıda tanınmış yazar ve düşünürün katıldığı fuardaki ziyaretçi yoğunluğu beni çok memnun etmiştir. Çünkü, Türkiye’de okuyan, düşünen ve sorgulayan bir nesil yetişmektedir. Uzun zamandır tanıdığım eski Sanayi Bakanı sayın Ali Çoşkun’un üç ciltlik “Bir Ömür Böyle Geçti” kitabını aldım. Değerli sanat, devlet, siyaset ve iş insanı sayın Coşkun’un hayat hikayesinin anlatıldığı kitabı 15-24 Şubat 2019 tarihleri arasında Ankara Kitap Fuarı’ndan almaları mümkündür. Sayın Coşkun 17 Şubat 2019 Pazar günü de Hayat Yayınları tarafından düzenlenen “Küreselleşme ve Teknoloji” başlıklı konferans vermiştir. Kitabın Birinci Cildi “Çocukluğum, Okul Yılları, İş Hayatı, Askerlik, Yüksek İhtisas, Özel Hayatımdan Kareler”e, İkinci Cildi “İstanbul Sanayi Odası, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Sivil Toplum Kuruluşları”na, Üçüncü Cildi ise “Siyaset Dönemi ve Sonrası”na ayrılmıştır. Hocam, rahmetli Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Rifat Hisarcıklıoğlu, Nuri Gürgür, Murat Yalçıntaş, TOBB Başkanlığı’ndan bu yana tanıdığım Mehmet Yazar ve çok değerli hocam Prof. Dr. Mehmet Haberal kitap hakkındaki görüşlerini okurlarla paylaşmışlardır. Akıcı bir dille yazılan üç ciltlik bu eser yakın tarihimizin siyasi ve ekonomik olaylarına ışık tutmakta ve sayın Çoşkun’un penceresinden belgeleriyle yorumlanmaktadır. AKP’nin kuruluşunda büyük emeği geçen sayın Çoşkun, Başbakan’a “tek adamlıktan vazgeçmesini” tavsiye edince 24 Mart 2008, Dünya sayın Cumhurbaşkanı ile ilişkileri eski sıcaklığını kaybetmiştir. Eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek sayın Çoşkun’un Gönül Dilinden Bestelenmiş Güfteleri kitabının önsözüne şunları yazmıştır “Ali Coşkun uzun yıllardır siyasette gönüllü kuruluşlarda verdiği hizmetlerle ve İş Dünyasındaki uğraşılarıyla yoğun bir çalışma sürecinin içerisindedir. Aynı zamanda, bir dönem birlikte siyaset yaptığımız ve yol arkadaşlığı ettiğimiz önemli bir isimdir. Ekonomiye ve Sanayiye olan tutkusunun yanında Edebiyata, sanata, şiire ve musikiye değer veren bir gönül insanıdır. Yoğun çalışma süreci içerisinde sözle, yazıyla şiirle, müzikle bağını koparmamış, duygu dünyasını zinde tutmayı başarmış; duygularını çevresi ile de paylaşmıştır. Bu yönüyle kendisini tebrik etmek gerekir.” Bazı şiirleri Amir Ateş, Rüştü Eriç, Erdoğan Tozoğlu, Necip Gülses, Kenan Günel, Yılmaz Karakoyunlu, Vedat Kaptan Yurdakul, Suat Yıldırım, Burhan Tarlabaşı, Gülbin Döngel, Süleyman Hatunoğlu, Selahattin Özses tarafından bestelenmiştir. Sayın Coşkun’un “akil” adamlığının yanı sıra yayınlanan şiir kitapları da vardır. Eskişehir Sakarya gazetesinde 11 Nisan 2008 tarihli yazımın başlığı şöyleydi “Ali Çoşkun’dan Bir Şiir ve Türkiye’de Yolsuzluklar.” Bu yazımda “Zengin Öldü” şiirini okurlarımla paylaşmıştım. Hayata fakir geldi, Yol buldu, yolak buldu, Nice şirketler kurdu. Ne yedirdi, ne yedi, Dost edinmek bilmedi, Hak yedi, kalpler kırdı, Hayatta hırslı kaldı. Çabucak zengin oldu, Yazık ki zengin öldü, Mirasçıları üşüştü, Bölmek için dövüştü. Ruhu şad olsun diyen, Yazık ki, duyulmadı! Bu şiiri ile sayın Çoşkun çok önemli bir tespitte bulunmaktadır. Unutmayalım. Dünya bir merdiven olup, kimileri yukarı çıkarken kimileri de bu merdivenden aşağı iner. Burada dikkat edilmesi gereken, yukarı çıkanların çıktıkları yerden inerken düşmemek için dürüst ahlaka tutunmaya ihtiyaçları vardır. Bu kapsamda çok sevdiğim bir şiiri de okurlarımla paylaşmak istedim. Bad-ı saba selam söyle o yare Mübarek hatırı hoş mudur nedir Nideyim yitirdim bulamam çare Mestane gözler de yaş mıdır nedir O nazlı canana uğrasa yollar Bize mesken oldu kahveler hanlar Yarin meclisinde oturan canlar Hesap etsin aylar yıllar beş midir nedir Emrah eder gam bülbülüm kafeste Benim arzuhalim bildirin dosta Kendim gurbet elde gönlüm sılada Gitmiyor kervanım kış mıdır nedir Önemli bir hatırlatma. Sayın Çoşkun’un kitabının Faruk Nafiz Çamlıbel’in , “Han Duvarları, Çoban Çeşmesi, Kıskanç” adlı şiirlerinin de bulunduğu “Bir Ömür Böyle Geçti” kitabı ile karıştırılmaması gerekir. Şimdi tam sırası. Acaba bizlerin ömrü bugünlerde nasıl geçiyor? Hepimiz mutlu muyuz? Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı tarafından 2018 yılında yayınlanan Dünya Mutluluk Raporuna göre Türkiye mutluluk sıralamasında 156 ülke içinde 74. sırada yer almıştır. Papalık Bilim Akademisi’nde 14 Mart 2018 tarihinde açıklanan rapora göre dünyanın en mutlu ülkesi Finlandiya’dır. Finlandiyayı sırasıyla Norveç, Danimarka, İzlanda, İsviçre, Hollanda, Kanada, Yeni Zelanda, İsveç ve Avustralya izlemektedir. Türkiye Belarus ile Pakistan’ın arasında 74. sırada yer almıştır. 2017’de 69. sıradaydı. Yaşadıkları ülkelerde mutlu olmayan insanlar yukarıda sayılan ülkelere göç edebilmek için sevdiklerini Ege’nin mavi sularına bırakarak ülkelerine geri dönmekteler. Rapora göre en mutsuz ülkeler listenin sonunda Burundi yer almaktadır. Bu ülkeyi Orta Afrika Cumhuriyeti, Güney Sudan, Tanzanya, Yemen, Ruanda, Suriye, Liberya, Haiti ve Malavi izliyor. Mutluluk seviyesini belirlemek için kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasıla, sosyal destek, sağlıklı ömür beklentisi, yaşam tercihlerini yapabilme özgürlüğü, cömertlik, yolsuzluk algısı gibi kriterler esas alınmaktadır. Yolsuzluk algısını belirlemek için hem ülke yönetiminde hem de işyerinde yolsuzluğun yaygın olup olmadığı sorulmaktadır. Rapor’da bu ülkelerde yaşayan yabancıların mutluluk seviyesi de sıralanmıştır. Başka ülkelerde doğanların en mutlu olduğu ülke yine Finlandiya’dır. Bu sıralamada sonuncu Suriye’dir. Türkiye ise 53. sıradadır. Bu sebeple Suriyelilerin büyük çoğunluğu ülkelerine dönmek istemeyeceklerdir. Son söz Faruk Nafiz Çamlıbel’in dediği gibi bir ömür bin bir murada yetmiyor olabilir. Belki de “Hayat bir andır, o da bu andır…” TL ve Üzeri KARGO BEDAVA Bonus Karta Özel 100 TL Üzeri 2 Taksit, 200 TL Üzeri 4 taksit Kuveyt Türk Kredi Kartlarına Özel Taksit İmkanı Sürat Kargo ile Kapıda Ödeme İmkanı Bu kitapta yer alan makaleler Batıda Messianism ya da Mesihçilik olarak bilinen fakat çok değişik tezahürleri bulunan hareketlerle ilgili temel giriş metinlerinden oluşmaktadır. Bu hareketlere Yahudi- Hıristiyan kültürü içerisinde yer alan; ahir zamanda meydana gelecek olaylar anlamında Apokaliptik Hareketler; yine ahir zamanda bin yıllık adalet ve barış dönemini telmih eden Millennializm, Millenarianizm, Millenarizm, Chiliastisizm ya da Türkçe'siyle Binyılcı Hareketler, Yerli Halklardaki tezahürlerinden olan Nativistik ya da Yerlici Hareketler, daha çok Pasifik adaları çevresinde ortaya çıkan Kargo Kültler ve nihayet İslam dünyasındaki Mehdilik Hareketleri dahil bulunmaktadır. Bu hareketlerin hepsini bazı antropologlar Kriz Kültleri ya da Bunalım İnanışları başlığı altında ele almaktadırlar.

bir ömür böyle geçti ali coşkun